BİLME VE DÜŞÜNMEYE DAİR

BİLME VE DÜŞÜNMEYE DAİR


düşünmek bilmek bilgi bilim nedir

       Aristo'ya göre insanı, diğer canlılardan ayıran türsel özelliği onun akıl sahibi olmasıdır. Bu önermesinin sonucu olarak da insan özü gereği bilmek ister demiştir. Bilmek insanın insan olmaklığıyla ilgili ontolojik bir ihtiyacıdır. Evet insan merak duygusunu kaybetmedikçe düşünür ve bilmek ister.

       Bilme aklın eşyayla olan bilinçli teması sonucu gerçekleşir. Bilme faaliyetinde bilmeyi isteyen suje aktif olmak zorundadır. Akıl duyusal dünyadan soyutlamalar yoluyla elde ettiği kavramlar üzerine düşünür. Bu anlamda filozof veya alim gerçeği kavramlar yoluyla bilen kişidir. Felsefi manada düşünmek demek tümeller üzerine düşünmektir. Bizim çokça yaptığımız somut olaylar, kişiler veya durumlar üzerine yani tikeller üzerine aklın yönelmesi düşünmek değildir.

       Günümüzde biz çoğunlukla malumat sahibi oluyor, enforme oluyor ve fakat bilgi sahibi, ilim kesbeden yani alim olmuyoruz. Enformasyon(bilgilendirme)da suje pasiftir yani dışarıdan verilen bilgi seline maruz kalır. Bizler okulda öğretmenler tarafından, telefondaki internet ve evdeki televizyon tarafından vesaire tek yanlı olarak bilgi seline maruz kalıyor enforme oluyoruz. Ne yazık ki bundan dolayı bizler en temel ontolojik ihtiyacımız olan bilmekten ve düşünmekten mahrum kalıyoruz. İnsan düşünmekle varlığını ortaya koymaktadır ki bir açıdan bundan dolayı da Descartes "Düşünüyorum o halde varım" dememiş midir? Ayrıca bugün büyük çapta toplumsal sorunlarla boğuşan bu toplumun düşünce üreten fikir işçilerine hiç olmadığı kadar muhtaç olduğu da açıktır.

       İlk çağ filozofları bilmenin anlamı, imkanı ve yöntemi üzerine düşünmüşler ve bunlara dair düşüncelerini de ifade etmişlerdir. Bu yazıda Platonun bilgiye dair düşüncelerini notlarımdan faydalanarak yazacağım.

BİR ŞEYİ BİLEBİLİR MİYİZ? BİLEBİLİRSEK NEYİ BİLEBİLİRİZ?


       Platon ve Aristoya göre evet bizler bazı şeyleri bilebiliriz ve bunların üzerine düşünebiliriz ve bu bilebileceğimiz şeyler tümel, değişmez, evrensel ve zamandışı olmak zorundadırlar. Yani bizler sürekli değişen bir sabitesi olmayan şeyler üzerinde evrensel bir hükme varamayız ve dolayısıyla da bunları bilmemiz mümkün değildir. Öyle şeyler bulmalıyız ki bunlar  değişmez ve sabit hakikatler olsun ve dolayısıyla biz bunların bilimini yapabilelim. Bu husus Platon ve Aristo'nun üzerinde net olarak uzlaştıkları bir husustur.

PLATON'UN İDEALAR KURAMI VE BİLGİ FELSEFESİ

platon idealar kuramı bilgi felsefesi

        Platon yukarıda anlatılan husustan yola çıkarak "idealar kuramını" geliştirmiştir. İdealar kuramı, duyusal dünyada var olanların dışında ve üstünde yer alan bir idealar aleminden bahseder. Duyusal dünyada bulunan şeyler idealar aleminin birer taklididir, kopyasıdır veya yansımasıdır. Duyusal dünya değişimin ve bozulmanın olduğu dünyadır oysa idealar dünyasında değişmezlik ve mükemmellik vardır. Mesela duyusal dünyada çok çeşitli elma vardır. İdealar dünyasında da bunun karşılığı olan ve duyusal dünyadaki bütün elmaların kendisine benzemeye çalıştığı, tümel ve değişmez bir elma ideası vardır. Duyusal dünyadaki şeyler eksiktir, kusurludur bunların bilgisi gerçek bilgi olamaz ancak ideaların bilgisi gerçek bilgi olabilir. Çünkü ideaların bilgisi tümel, değişmez, evrensel ve zamandışıdır.

       Platon aslında bizim bugün "kavram" dediğimiz şeye "idea" demektedir. Örneğin "elma" yı bir tür ismi olarak kabul edelim. Dünyada(duyusal dünyada) rengi, şekli ve tadı farklı olan çeşit çeşit elma vardır işte Platon diyor ki bu gördüğümüz, tattığımız, dokunduğumuz elmaların biz bilimini yapamayız çünkü bu elmalar farklılık arzediyor diyor. Bu dünyanın dışında "elma" diye bir idea var ve bu idea tümel, değişmez ve evrensel olduğu için biz ancak bu elma ideasının bilimini yapabiliriz demektedir. Platon kavram realistidir. Yani Platon yaşadığmız dünya dışında idealar diye bir dünyanın gerçekten var olduğunu ve bu dünyayı aklın icat etmediğini keşfettiğini düşünmektedir.

        Platon ideaların var olduğundan ve bunların özelliğinden bahsetmiştir fakat tek başına idealar varlığı düşünmek bilgi üretmek için yeterli değildir aynı zamanda önermeler de üretebilmek gerekmektedir. Önermeler ancak ideaların birbiri ile ilişki içerisine sokulmasıyla mümkün olabilir. Platon ideaları birbiri ile ilişki içerisine sokabilmek amacıyla kuramına en yüksek cinsler öğretisini eklemiştir. En yüksek cinsler bütün ideaların kendilerinden pay aldığı üst idealardır. Bunlar: 1) varlık, 2) aynılık, 3) başkalık, 4) hareket ve 5) sukunetdir. Bütün idealar varlık ideasından pay alır fakat aynı şey diğer dört cins için geçerli değildir. Örnek vermek gerekirse:
"Elma bir  varlıktır" burada elma ideası ile varlık ideası arasında bir ilişki kurulmuş yani önerme kurulabilmiştir. Elma ideasına varlık ideası yüklenebilmiştir. Varlık ideası elma gibi bütün idealara yüklenebilirken diğer dört cins her şeye yüklenemiyor yani bir ideaya ya hareket ideasını yükleyebilirsiniz ya da sükunet ideasını yükleyebilirsiniz.

       Ayrıca Platon en yüksek cinsler öğretisiyle "yanlış" ve "yokluk" un ne olduğu problemlerine de çözüm üretmiştir. Platona göre yanlış birbiri ile ilişki içerisine sokulması mümkün olmayan iki ideayı birbirine yüklemektir. Yokluk ise aslında bir mantıksal olumsuzlamadır. Örneğin Balık balıktır(balık balık olarak vardır), balık at olarak var değildir dolayısıyla balık at olarak yoktur.

       Platon'un kuramı deneyi ve gözlemi reddetmektedir. Çünkü duyusal dünyadaki şeylere ilşkin bilgi gerçek bilgi değildir. Gerçek bilgi ideaların bilgisidir ve bunlara da ancak saf akıl yoluyla ulaşılabilir yani duyularımızdan ne denli uzaklaşabilirsek gerçek bilgiye o kadar fazla yaklaşabiliriz.  Platon bugün bizim bilim ve felsefe dediğimiz bilgiye ulaşma etkinliklerine diyalektik demektedir. Yani Platonda diyalektik gerçek bilgiye ulaşmanın adıdır. Diyalektik ise ikili bölme sistemi(diaresis) adını verdiği metodu uygulamaktadır. Diaresis yönteminde önce analiz sonra da sentez yapılarak tanım yapılmaktadır. Diyalektikçi de bu yöntemi iyi uygulayan kişidir.

       Peki Platon'un kuramına göre duyusal dünya nasıl bilinecektir? Duyusal dünya idealar dünyasının bir kopyası olması açısından ideaların bilinmesiyle bilinebilecektir. Yani önümüzde duran bir çiçeği bilmek için onu incelemek, koklamak ve ona dokunmak  yerine(hatta bunları yapmamak için azami özeni göstermeliyiz) çiçek ideasını düşüneceğiz ve ancak çiçek ideasından yola çıkarak önümüzdeki çiçeği bilebileceğiz.

TURAN ÖZKAYA

0 yorum:

Yorum Gönder